Yine uyku ve uykusuzluk arası o anlamsız evrede debeleniyorum. Yatağım vücudumun sıcaklığıyla daha da ısınmaya başladı. Uyku çok davetkâr bir biçimde açmış kollarını beni çağırıyor. “yarı ölüm hali” korkusuzca yaşanıyor her gece yeniden. Nefes alış-veriş sesinden başka hiçbir ses yok kem karanlıkta. Ne hoş! Yenik düşüyor gözlerim yorgunluğa, bedenim gevşeyip bırakıyor kendini, ne nahoş bir tat… Kaybediyorum savaşı ve en nihayetinde teslim oluyorum. Sessizce fısıldıyorum sonra ; “AL BENİ GECE O SICAK KOLLARINA, SAR BENLİĞİMİ, YOK ET TÜM BU KÖHNE DÜŞÜNCELERİ, FETHET TÜM HERŞEYİMLE BENİ. RUHUM SENİNDİR...” Bir güne daha merhaba diyor gözlerim. Suskun dudaklarım, kendime de günaydın diyor. Dingin bedenim, ruhumla eşdeğer ölçüde kalkıyor yalnızlık kokan yatağımdan. Odamda ki kirli, yalanları doğru kılan ayna gerçekleri kusup gülümsüyor bana. Cam bir fanustayım sanki, kendi içimde kendimi izleyip besliyorum. Başarıyorum kalkmayı sonunda… Havada garip bir hüzün var. Kapalı, dingin bir hava sessiz çaresiz… Benim gibi!
Levent ADIGÜZEL
Cok duygusaL birisin,icinde firtinaLar kopuyor yeri geLdiginde ve sen bunu icindeki kücük cocugu uyandirarak sakaya-egLenceye bogup disariya sunuyorsun,ama icinde kaLanLarida böyLe yaziLarina veriyorsun..YanLismi düsünüyorum sence?....D.-S.
YanıtlaSil